
Bologna, konuklarına orta çağ atmosferini fazlasıyla hissettiriyor. İtalya‘nın kuzeyinde yer alan kentte, her adımınızda geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan bir yapıya denk gelebilirsiniz.Bu nedenle gezi programı hazırlarken kısıtlı tatil süresini de göz önünde bulundurup seçici davranmak gerekiyor. Bologna’ya gezmeye gelen kadar bir de yemeye gelen var ve hatta sırf bunun için gelenler var. Öyle olunca şehir yeme içme konusunda arşa değmek üzere. Makarnarcılar, şarkütericiler, kahveciler derken İtalyan mutfağına bir kez daha aşık oluyorsunuz. Bologna’nın cidden simgesi olan, birisi yamuk olmak üzere bu iki kule zamanında şehrin zenginliğinin ve asilliğinin simgesiymiş. Hatta 12. Yüzyılda Bologna’da 100’e yakın kule varmış, sonra doğal afetler savaşlar derken kuleler dayanamamış ve geriye sadece 20 tane kalmış. Bologna tüm yılı nemli subtropikal iklimin etkisi altında geçiriyor. Dolayısıyla yaz aylarında sıcaklık değerleri yükselirken hava şartları daha istikrarlı hale geliyor. Kış ve ilkbahar aylarında ise yağışlar bir hayli sıklaşıyor.Hatta yılın ilk birkaç ayında şehir, ince kar örtüsüyle kaplanırken hissedilen sıcaklıklar 0 °C’nin altına gerileyebiliyor.Ancak bu durum sakinlikten hoşlanan gezginlerin şehre akın etmesinde herhangi bir engel teşkil etmiyor. Çünkü yılın bu döneminde turistik merkezler önünde uzun kuyruklar oluşmazken sonbaharın son haftalarında kurulmaya başlanan Noel pazarlarının ışıltısı ve yeni yıl heyecanıyla şehir bambaşka görünüme kavuşuyor.Mayıs ile eylül ayları arasında kalan dönemse Bologna’nın turizm sezonu olarak nitelendiriliyor. Yılın bu zamanı, kentin tüm önemli meydanlarına cıvıl cıvıl atmosfer hâkim oluyor.Üstelik yaz mevsiminde şehirde gerçekleştirilen kültürel etkinliklerin sayısı bir hayli artıyor. Gezginler ayrıca uzayan günlerle birlikte tatil sürelerini daha efektif kullanabilme ve daha çok yer görme imkânı yakalıyor.
Bologna’da Mutlaka Gezilecek Yerler
Orta Çağ’dan kalma yapılarının renginden dolayı “Kızıl Şehir” lakabına layık görülen Bologna’da ziyaret edebileceğiniz birçok önemli tarihi mekân ve müze bulunuyor. Eğer kente ilk kez seyahat edecekseniz yolculuk öncesinde deneyimlerimden yola çıkarak hazırladığım Bologna gezilecek yerler listesine göz atabilirsiniz İşte bunlardan bazıları:
Palazzo del Podesta (Podesta Sarayı)
Bologna’nın ilk belediye binası olma özelliği taşıyan Palazzo del Podesta, Alberto di Pietro gözetiminde 1259 yılında inşa edilmiş. Piazza Maggiore’nin tarihi atmosferini daha da değerli hale getiren saray, ilk haline göre çok fazla değişmeden günümüze kadar gelmeyi başarmış.Dönemin şehir yöneticisinin emriyle Romanesk tarzdaki dış cephenin Rönesans stiline dönüştürmesi, kayıtlardaki en büyük değişiklik olarak göze çarpıyor.Podesta Sarayı’na yalnızca sergilerin düzenlendiği tarihlerde giriş yapılabiliyor. Eğer tatilinizi bu döneme denk getirebilirseniz sarayın alt katındaki Fısıldayan Galeri’yi ziyaret etme olanağı bulabilirsiniz.Birbiriyle kesişen iki koridordan oluşan bu alanda durup fısıldadığınızda akustiğin ne kadar iyi seviyede olduğunu kolayca anlayabilirsiniz.
Mercato delle Erbe
Şehir merkezindeki en büyük kapalı pazar yeri olan Mercato delle Erbe, 20. yüzyılın hemen başında San Francesco Kilisesi’nin yanında kuruluyormuş.Ancak 1910 yılında bu alana farklı amaçlar için ihtiyaç duyulunca pazar için Arturo Carpi ve Luigi Mellucci tarafından tasarlanan şimdiki bina inşa edilmiş.Mercato delle Erbe’de, bir asırdan uzun süre boyunca yalnızca yiyecek satışı yapılmış. 2014 yılındaki yenileme çalışmaları sırasındaysa pazarın bir bölümü, yeme-içme alanına dönüştürülmüş. Durum böyle olunca pazar yerinin gezginler arasındaki ünü hızla artmış.Gerçekleştirilen etkinlikler sayesinde hem yerel halkın hem de gezginlerin uğrak noktalarından bir haline gelen pazarda Kuzey İtalya’nın bereketli topraklarında yetişen ürünlerden satın aldıktan sonra restoranlardan birine oturup harika bir gastronomik deneyim yaşayabilirsiniz.
Universita di Bologna
Günümüzde Universita di Bologna adıyla eğitim faaliyetlerini sürdüren enstitünün temelleri, 11. yüzyılın sonlarına doğru atılmış. Hatta Giosuè Carducci önderliğindeki bir grup tarihçi, üniversitenin kesin olarak 1088 yılında kurulduğunu öne sürüyor.İlk dönemlerinde dil bilgisi, hitabet sanatı ve mantık alanlarında eğitimler veren kurum, günümüzde Avrupa’nın en prestijli üniversiteleri arasında gösteriliyor.Erasmus öğrencilerinin favorilerinden biri olan Bologna Üniversitesi’nde, tarih boyunca İtalya’nın en ünlü eğitimcileri ders vermiş.Üniversite sıfatını ilk kullanan kurum olduğu için “Alma Mater” unvanına layık görülen bu köklü eğitim kurumunu, tarihi atmosferini ve renkli kampüs hayatını deneyimlemek için Bologna gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz.
Basilica di Santo Stefano
Bir labirenti andıran Basilica di Santo Stefano; Romanesk, Lombardiya ve Antik Roma’ya özgü mimari detayları ile Bologna’nın en güzel dini yapısı olarak gösteriliyor.5. yüzyılda Aziz Petronius tarafından inşa ettirildiği düşünülen bazilikanın bulunduğu alanda, önceden tanrıça Isis’e adanmış bir tapınak bulunuyormuş.Santo Stefano Bazilikası bünyesinde bir zamanlar yedi farklı kilise varmış. Ancak bu dini yapılardan yalnızca Chiesa del Crocefisso, Chiesa della Trinità, Chiesa del Santo Sepolcro ve Santi Vitale e Agricola günümüze sapasağlam ulaşabilmiş.Diğerlerine göre çok daha mütevazı durumdaki Chiesa della Trinità’nın hemen yanı başında küçük bir müze sizleri bekliyor.
Sanctuary di Madonna di San Luca
Bologna gezilecek yerler listenize eklemenizi tavsiye edeceğim diğer dini yapı ise kent merkezinin 3,5 kilometre kadar güneybatısında yer alan Sanctuary di Madonna di San Luca.Yemyeşil bitki örtüsü ile kaplı bir tepenin zirvesini süsleyen bazilikanın geçmişi, 12. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor.Günümüzde kent silüetine etkileyici bir görünüm kazandıran dini yapının inşasıysa Carlo Francesco Dotti’nin tasarımına bağlı kalınarak 1723’te gerçekleştirilmiş.Barok tarzdaki Sanctuary di Madonna di San Luca, misafirlerini etkileyici kent manzarasıyla adeta büyülüyor. Daha da önemlisi dini yapı içerisinde Meryem Ana’yı siyahlar içerisinde tasvir eden ve 12. yüzyılda Orta Doğu’dan getirildiğine inanılan bir eser bulunuyor.Bu eseri görmek ve kentin tüm görkemine kuş bakışı şahit olmak isterseniz Piazza Maggiore’den her yarım saatte bir kalkan trene binebilirsiniz.
Fountain of Neptune
Eskiden papalık yönetiminin en önemli sembolü olarak nitelendirilen Fountain of Neptune, Bologna kentinin mimari açıdan yenilenmesine yönelik çalışmaların bir parçası olarak inşa edilmiş.Tasarımında Tommaso Lauranti’nin imzası olan çeşme, 1667 yılında tamamlanmış. Esere adını veren ve Roma deniz tanrısı Neptün’ü tasvir eden heykelin yapımını ise Floransa’da ikamet eden Flaman asıllı heykeltıraş Giambologna üstlenmiş.Çevresi gün boyunca fotoğraf çekmeyi amaçlayan gezginler tarafından kuşatılan Neptün Çeşmesi’nin her bir yüzü, yapıldığı dönemde dünyanın en büyük dört nehri olduğuna inanılan Ganj, Nil, Amazon ve Tuna’yı temsil ediyor.2016 ve 2017 yıllarında çeşmeye özel rehberli turlar düzenleniyormuş. Ancak şimdilerde eserin hikâyesini eksiksiz bir biçimde öğrenmenin yolu, yerel halkla iletişim kurmaktan geçiyor.
Archaeological Museum of Bologna
Antik Mısır ve Roma dönemine ait tarihi buluntular ile İtalya’daki en iyi Etrüks koleksiyonunu bir arada görmek size cazip geliyorsa gezi programınıza Archaeological Museum‘u dâhil edebilirsiniz.15. yüzyılda inşa edilen Palazzo Galvani’de konuklarını ağırlayan kültürel tesis, 1881 yılında kurulmuş. O dönemden bu yana tarihe meraklı gezginlerin uğrak noktası haline gelen müzede koleksiyonların sergilendiği bölümler dışında özel kütüphanenin de ilginizi çekebileceğini düşünüyorum.Başta da belirttiğim gibi Bologna Arkeoloji Müzesi’nin koleksiyonu üç büyük uygarlığa odaklanmış durumda. Ancak Etrüks, Roma, Antik Mısır dışında Kelt ve Yunan uygarlıklarının koleksiyonlarına da zaman ayırırsanız asla pişman olmazsınız.Müzenin nümismatik koleksiyonu ise 100 bine yakın metal para ve madalya gibi değerli nesneleri bünyesinde barındırıyor.
National Gallery (Pinacoteca Nazionale di Bologna)
Güzel Sanatlar Akademisi ile aynı binayı paylaşan National Gallery, 18. yüzyılda kurulmuş. Kentin ana sanat galerisi konumundaki kültürel tesisteki zengin koleksiyon, 13. ve 18. yüzyıllar arasındaki dönemde yaratılmış eserlerden oluşuyor.Galerinin sergi salonlarında ayrıca şehir ile bağı olan sanatçıların çalışmalarına da yer veriliyor. Bu isimlerin başında kariyerlerinin önemli bir bölümünü Bologna’da geçiren Annibale ve Agostino Carracci geliyor.Ulusal Galeri’yi ziyaret ettiğinizde Carracci Kardeşler’in din temelli eserlerine ek olarak Ludovico’nun Madonna Bargellini isimli çalışmasını yakından inceleme fırsatı bulabilirsiniz.Tabii galerinin farklı salonlarında Raphael’in Estasi di Santa Cecilia isimli tablosu başta olmak üzere Giotto, El Greco ve Titian’ın imzasını taşıyan eserlere de denk gelebilirsiniz.
Biblioteca Salaborsa
2001 yılında eskiden belediye binası olarak kullanılan Palazzo d’Accursio’nun kuzey kanadına taşınan Biblioteca Salaborsa, gezginler için tipik bir kütüphaneden çok daha fazlasını ifade ediyor.Çünkü Piazza Maggiore’nin kuzeyinde yer alan kültürel tesisi ziyaret eden kitap kurtları, kristal zeminden aşağıya baktıklarında kentin antik dönemlerine ışık tutan arkeolojik kalıntıları görme ayrıcalığına kavuşuyor.Etrüks ve Antik Roma dönemlerinden günümüze ulaşan kalıntıları inceledikten sonra isterseniz Biblioteca Salaborsa’nın zengin arşivinden yararlanıp Bologna’nın tarihi ve kültürü hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.Hatta farklı temalara sahip etkinliklere katılıp genel kültüre dair bilgi dağarcığınızı genişletebilirsiniz.
Cattedrale di San Pietro (Bologna Cathedral)
Adeta bir müzeyi andırması nedeniyle Bologna gezilecek yerler listenize Cattedrale di San Pietro’yu da ekleyebilirsiniz.İç kısmındaki süslemelerle adından söz ettiren dini yapı, aynı cadde üzerinde bulunan ve yangın sonucu kullanılamayacak hale gelen katedralin yerine 1141’de inşa edilmiş.Yapının günümüzdeki görünümünü kazanmasında ise ağırlıklı olarak 17. yüzyıldaki çalışmaların etkisi olmuş.Sanat tarihine ilgi duyan gezginlerin kentte en çok ilgi gösterdikleri mekânlardan biri olan Bologna Katedrali’nin içerisine girdiğinizde Prospero Fontana, Ludovico Carracci ve Donato Creti gibi önemli sanatçıların ustalık kokan çalışmalarını yakından inceleyebilirsiniz.Bu çalışmalara ve katedral hazinesine zaman ayırdıktan sonraysa çan kulesine çıkıp enfes kent manzarasını seyredebilirsiniz.
La Piccola Venezia (Venedik Penceresi)
Fotoğraf çekmek için özel bir yer arayışına girdiğinizde Porta Govese ya da Torresotto dei Piella’nın altından geçerek La Piccola Venezia‘ya, yani Küçük Venedik’e gidebilirsiniz.Böylece kentin bu huzur dolu köşesinde sizleri bekleyen Venedik Penceresi aracılığıyla yirminci yüzyılın başından beri varlığını koruyan küçük kanalları görme imkânına kavuşabilirsiniz.Cannale di Reno’nun bir uzantısı olan Canale delle Moline’ye açılan Venedik Penceresi, konumu sayesinde kolaylıkla çok özel karelerin yakalanmasını mümkün kılıyor.Kanalı çevreleyen evlerin oluşturduğu renkli görüntü ile yetinmek istemezseniz Via Oberdan ve Via Malcontenti civarındaki pencerelere de yönelebilirsiniz.
Santa Maria della Vita
Şehirdeki en zarif yapıların başında gelen Santa Maria della Vita, 13. yüzyılın ikinci yarısında Battuti Cemaati tarafından inşa ettirilmiş.Piazza Maggiore’ye oldukça yakın konumdaki dini yapı, uzun süre boyunca ihtiyaç sahiplerinin yararlanabildikleri bir hastane ve kilise olarak kullanılmış. Ancak kilise bölümü 1686’da yıkılınca Mimar Bergonzoni gözetiminde yeniden inşa edilmiş.Eliptik bir düzene sahip Santa Maria della Vita, başta da belirttiğim gibi Barok mimarinin tüm zarafetini yansıtmak konusunda oldukça cömert davranıyor.İtalyan heykel sanatının en önemli şaheserlerinden biri sayılan Compianto de Cristo Morto ise yapının bu özelliğini adeta perçinliyor. Yüksek sunağa doğru gittiğinizde ise 14. yüzyıldan kalma Madonna della Vita’yı görebilirsiniz.
Basilica of San Domenico
Kentin tarihsel ve sanatsal zenginliğine vurgu yapan Basilica of San Domenico, 1238’de inşa edilmiş. Bazilikanın yapım sürecine doğru giden yolu açan bizzat Dominikan Tarikatı’nın kurucusu Guzmanlı Aziz Domenico olmuş.1200 yılı civarında kente gelen din adamı, şu an bazilikanın bulunduğu alanda yükselen San Nicolò delle Vigne Kilisesi’ni ve papaz evini satın almış.Aziz Domenico’nun ölümünü ardından müritleri, din adamı anısına var olanları yıktırıp daha büyük bir kilisenin inşa edilmesine karar vermiş.Romanesk ve Rönesans tarzı mimari detayları bünyesinde barındıran Basilica of San Domenico’nun iç mimarisinin zenginleşmesinde, Bergamo ve Michelangelo gibi büyük ustaların payı bulunuyor. Hatta Mozart, Bologna Müzik Akademisi’nde geçirdiği bir ay boyunca sık sık buraya gelip canlı performans sergilemiş.
Piazza Santo Stefano
Bologna’nın en özel ve zaman geçirmesi en keyifli yerlerinden biri olan Piazza Santo Stefano, anıtsal nitelikteki yapı grubuna uzanan yolun başlangıcında yer alıyor.Toskana’ya kadar uzanan bu antik yol üzerindeki yapılar “7 Kilise” adıyla anılıyor ve kutsal kabul ediliyor. Kiliselerin büyük çoğunluğu St. Petronio’nun yaşadığı dönemde inşa edilmiş.Yıl boyunca çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan Piazza Santo Stefano, yalnızca kiliseleri sayesinde ziyaretçi akınına uğramıyor.Burası, aynı zamanda birbirinden güzel binalarla çevrelenmiş durumda. Freskleri Gaetano Gandolfi tarafından yapılan Casa Berti ve 15. yüzyıldan kalma Palazzo Bolognini Isolani ile 16. yüzyılda inşa edilen Palazzo Bolognini Amorini Salina, alana oldukça estetik bir hava katıyor.
Quadrilatero Market
Eğer yerel kültürü yansıtan eşyalar satın almanın peşindeyseniz geçmişi Roma dönemine kadar uzanan ve en büyük gelişim sürecini Orta Çağ’da yaşayan Quadrilatero Market’i Bologna gezilecek yerler listenize dâhil edebilirsiniz.Bir zamanlar kuyumcu, kasap, balıkçı, kürkçü, berber ve ressam loncalarının merkezi konumunda olan bölgede kurulu pazar, sosyal açıdan da oldukça zengin içeriğe sahip.Kafeleri gün boyunca dolu olan Quadrilatero’daki pazarın kurulduğu tarihi dokuya sahip sokakları gezerken çeşitli çiftlik ürünlerinin satıldığı tezgâhlara ve gurme lezzetlerin sunulduğu restoranlara denk gelebilirsiniz.Tabii bir şeyler satın almaya kararlıysanız bu tezgâhları es geçip el sanatlarına yoğunlaşan dükkânlara girmeyi tercih edebilirsiniz.
Museo Ducati
Motosiklet tutkunları için bir mabedi andıran Museo Ducati, 1998 yılında kapılarını ziyarete açmış. Ducati Fabrikası’nın bir parçası olan kültürel tesis, konuklarına kronolojik olarak markanın kuruluşundan itibaren gösterdiği gelişme, sosyal hayata etkisi ve sportif başarıları konusunda değerli bilgiler sunuyor.2016 yılında kapsamlı bir yenileme çalışmasının gerçekleştirildiği müzede, bu bilgilerin aktarıldığı üç ana bölüm bulunuyor.Müzede Ducati’nin ürettiği motosikletlerin sergilendiği galeriye giderseniz 1946’tan günümüze kadarki süreçte öne çıkan 15 modeli yakından inceleme şansı bulabilirsiniz.Yarış motosikletlerine ayrılan kısımda, markanın kazandığı kupaları ve şampiyonların kullandıkları ekipmanları görebilirsiniz. Şirket tarihinin dönüm noktaları, kurumsal başarılara imza atan kişiler ve devrim yaratan teknolojik yenilikler hakkındaki tüm detaylarsa “The Ducati Moments” isimli alanda ziyaretçilerle paylaşılıyor.
Teatro Anatomico
1562-1563 yılları arasında Kardinal Borromeo adına inşa edilen Palazzo dell’ Archiginnasio‘ya giderseniz insanı bir yandan mimarisiyle hayrete düşüren diğer taraftansa yeni bilgiler edinmesine katkıda bulunan Teatro Anatomico’yu ziyaret etme olanağı yakalayabilirsiniz.Bir dönem engizisyon rahipleri gözetiminde gerçekleştirilen mahkemelere ev sahipliği yapan saray, sedir ağacından süslemeleri ile dikkat çekiyor.Sarayın en önemli bölümü ise 1637’de anatomi derslerinin yapılabilmesi için Antonio Levante tarafından inşa ettirilen salon.Teatro Anatomico’nun alt katına indiğinizde karşınıza çıkacak derslik, Salla dello Stabat Mater adını taşıyor. Bu derslik ve ona bağlı 10 küçük atölyede günümüzde Archiginnasio Kütüphanesi faaliyet gösteriyor.Kütüphanede, en eskileri 15. yüzyıla ait olan yaklaşık 850 bin kaynak bulunuyor.
Asinelli ve Garisenda Kuleleri (Two Towers)
Tatilinizin birinci gününe yüzyıllardır el değmemiş gibi duran kent merkezinin enfes manzarasını seyrederek başlamak isterseniz Bologna gezilecek yerler listenizin ilk sırasına Asinelli ve Garisenda Kuleleri’ni yazabilirsiniz.Kentin ana sembolü olan kuleler, Asinelli Ailesi tarafından 1109-1119 yılları arasında inşa ettirilmiş. O dönemde sayıları 180’i bulan bu kudretli yapıların hem ailelerin gücünü vurgulamak hem de güvenliği sağlamak amacıyla yaptırıldığına inanılıyor.Asinelli ve Garisenda Kuleleri, ünlerini esas olarak eğikliklerine borçlular. Zaten rehberler, bu kuleleri tanıtırken 97,2 metre yüksekliğindeki Asinelli için dünyanın en uzun ve eğik Orta Çağ yapısı tanımlamasını kullanıyor.
Piazza Maggiore
Kulelerin üst kısmına çıkıp manzarayı seyrettikten sonra rotanızı kentin kalbi sayılan Piazza Maggiore’ye doğru çevirebilirsiniz. Gerçi bölgeyi dolaşırken hangi caddeden ilerlerseniz ilerleyin, bir şekilde bu meydana ulaşacağınızdan emin olabilirsiniz.Özellikle yaz mevsiminde meydana giderseniz yılın geri kalan bölümlerine nazaran çok daha eğlenceli bir atmosferle karşılaşabilirsiniz. Hatta 18 Haziran-15 Ağustos tarihleri arasındaki dönemde açık havada film izlemenin keyfine varabilirsiniz.13. yüzyıldan kalma Piazza Maggiore, çevresindeki tarihi yapılar sayesinde ilgi odağı haline geliyor. Az sonra sizlere detaylıca anlatacağım Basilica di San Petronio, büyüleyici güzellikteki Rönesans sarayları Communale ve del Podestà bu yapıların en önemlileri olarak anılıyor.
Basilica di San Petronio
Avrupa’nın altıncı en büyük dini yapısı olan Basilica di San Petronio’nun inşa süreci, 1390 yılında başlamış. Ancak çeşitli nedenlerden dolayı Gotik tarzdaki bazilikanın yapımı hala tamamlanamamış durumda.Bu duruma rağmen dini yapı, gerek manevi değeri gerekse de bünyesinde barındırdığı değerli eserler sayesinde kentte tatil yapan gezginlerin büyük bölümünü kendisine çekmeyi başarıyor.İç kısmında farklı azizlere adanmış yirmiden fazla şapelin bulunduğu San Petronio Bazilikası’nı ziyaret ettiğinizde, ilk olarak yapım aşamalarını gösteren çizimler ve modellerle dolu müzeye yönelebilirsiniz.Müzenin ikinci salonunda, dini değere sahip eserler sergileniyor. 1984’te açılan müzeyi gezdikten sonra manzaranın tadını çıkartmak için terasa çıkabilirsiniz. Yalnız bazilika ve müzeye giriş ücretsizken terasa çıkmak isteyen ziyaretçilerden €3 talep ediliyor.
Bologna’da Ne Nerede Yenir?
Bolonez sos, parmesan peyniri ve tortellini gibi damak çatlatan lezzetlerin doğum yeri olan Bologna’da, tadına doyamayacağınız tariflerden oluşan harika bir mutfak kültürü sizleri bekliyor.Zaten kent, bu özelliğinden dolayı uzun yıllardan beri “Şişman” unvanını üzerinde taşıyor. Yerel halk, yemek yemeyi yalnızca yaşamak için bir zorunluluk olarak görmüyor. Haliyle özellikle akşam yemekleri uzun sohbetler eşliğinde tüketiliyor.Bologna, gerçek bir şarküteri cenneti olarak anılıyor. Mortadella ve culatello gibi ürünler, pek çok tarifte kendilerine yer bulabiliyor.Eğer yemeğe ayıracak çok fazla vaktiniz yoksa tigelle, crescentina gibi atıştırmalıklarla açlığınızı kolayca bastırabilirsiniz. Ana yemek olaraksa Bolonez soslu makarna, Bollito Misto, Cotoletta Alla Bolognese ya da Polpette Alla Bolognese tüketebilirsiniz.Yemek sonrası tatlı bir şeyler yemek isterseniz, kendinizi bir porsiyon Zuppa Inglese ile şımartabilirsiniz.
Yerel Lezzetler: Mercato Delle Erbe, Mercato Di Mezzo
Pizza: PizzAltero, Pizzeria Due Torri
Makarna: Tamburini
Tatlı ve Kahve: Caffe Terzi, Gelateria Gamberini
Bologna’dan Ne Hediye Alınır? Nereden Alışveriş Yapılır?
Kuzey İtalya’nın birçok kentinde olduğu gibi Bologna’da da alışveriş söz konusu olduğunda, ilk akla gelen seçenekler çeşitli giyim ürünleri ile gastronomik lezzetler oluyor.Modayı yakından takip eden ve özgün ürünlerin peşindeki gezginler Bologna’ya geldiklerinde önceliği ayakkabı modellerine veriyor.Gastronomiye meraklı bireylerse alışverişe çıktıklarında şarap ve peynir çeşitleri arasından damak tatlarına göre seçim yapmayı tercih ediyor.Kente özgü gıda maddelerini bulabileceğiniz en iyi yerler olarak pazarlar öne çıkıyor. Mercato Delle Erbe ya da Mercato Di Mezzo’yu ziyaret ederseniz,Bölgede yetişen sebze ve meyvelerden çeşit çeşit soslara kadar birçok farklı ürünü doğrudan çiftçilerden satın alma şansına sahip olabilirsiniz.Tasarımcı butikleri ve zincir mağazalar ise kentin en önemli alışveriş bölgesi konumundaki Independenza Caddesi üzerinde sıralanıyor.Eğer buradaki mekânlarda aradığınız tarzda ürünlerle karşılaşmazsanız, Via Farina’ya yönelebilirsiniz.
Bologna’daki Festivaller
Festivaller, Bologna’nın havasını ciddi oranda değiştiriyor. Dilerseniz seyahat tarihinizi bu etkinliklere göre belirleyip daha doyurucu bir tatil deneyimi yaşayabilirsiniz.
-Artefiera (Ocak)
-Angelica Uluslararası Çağdaş Müzik Festivali (Mayıs)
-Biografilm Festivali (Haziran)
-Bologna Caz Festivali (Ekim-Kasım)
-Bilbolbul Karikatür Festivali (Kasım)
-Bologna Motor Show (Aralık)
Bologna Gece Hayatı
Üniversite öğrencilerinin varlığı sayesinde Bologna’nın gece hayatı her daim canlılığını koruyor. Barlar ve gece kulüpleri ağırlıklı olarak Via Zamboni ile Via Mascarella üzerinde yer alıyor.Gastronomi tutkunları arasında popüler Golem – Caffe D’Arte, San Martino Meydanı’nda faaliyet gösteriyor. Bu mekân dışında Via Andrea Costa’daki Ai Vini Scelti de yoğun ilgi görüyor.Hip Hop ve R&B’den hoşlanıyorsanız, ünlü isimlerin sahne aldığı Estragon’a gidebilirsiniz. Barmenlerin yaratıcılıklarını konuşturarak hazırladıkları içeceklerin tadına bakmak içinse Nu Bar Lunge’a zaman ayırabilirsiniz.
Bologna Ulaşım
Bologna’da ulaşım, en kolay kısım bu, yürüyerek! Muhtemelen Bologna seyahatiniz boyunca toplu taşımaya sadece Bologna Havaalanı’ndan şehire inmek için ihtiyacınız olacak. O da havaalanı şehre yakın olduğu için 15 dakika civarı sürüyormuş ve tek yön tek kişi shuttle 6 Euro’muş. Onun dışında şehri sadece yürüyerek keşfedebilirsiniz ve toplu taşımayla gitmeniz gereken gerçekten bir yer yok. Yani Bologna’da ulaşım sadece havaalanı ve şehir merkezi arası kullanılıyor Bologna’da merkezi bir noktada konaklamayı tercih ederseniz, tüm önemli cazibe merkezlerine ve tarihi yapılara yürüyerek kısa sürede ulaşabilirsiniz.Alternatif olarak çevre dostu ulaşım çözümlerinin başında gelen bisikletlerle de şehir merkezinde güvenle yolculuk yapabilirsiniz.
Bologna’da Nerede Kalınır? Otel Tavsiyeleri
Kuzey İtalya’ya yönelik kültür turlarının en önemli durakları arasında gösterilen Bologna, küçük bir şehir olmasına rağmen bünyesinde farklı yönleri ile öne çıkan üç konaklama bölgesi barındırıyor.Kentin kalbi olarak nitelendirilen Maggiore Meydanı ve çevresi, bu bölgelerin en popüleri konumunda olmayı sürdürüyor. Meydan yakınında, çok sayıda hizmet kalitesi yüksek otel seçeneği bulunuyor.Üstelik buradan birçok önemli cazibe merkezine ulaşmak da en fazla 5-10 dakika sürüyor.Ekonomik fiyatlı konaklama tesisleri arasından seçim yapmak isterseniz, Bologna Fuar Alanı ya da tren istasyonu çevresine odaklanabilirsiniz.Fuar alanına yakın konumda, kentin zengin mutfak kültürünü tanımanızı kolaylaştıracak birçok kaliteli restoran yer alıyor.Tren istasyonu civarındaki otellerden ise kent merkezine ulaşım için 15 -20 dakikalık süre yeterli oluyor.
Millennhotel
Şehir merkezi 1.2 km mesafedeBologna Central Station 200 m mesafede, Bahçe manzaralı 60 oda sunan otel, Bologna Fiere semtinde, Two Towers’a sadece birkaç adım mesafede yer almaktadır.
Albergo Pallone
Şehir merkezi 800 m mesafedeParco La Montagnola 200 m mesafede, Via Zamboni’a kolayca ulaşabileceğiniz bu otel, özel bir banyo ile 33 odadan oluşmaktadır.
Albergo Centrale
Şehir merkezi 500 m mesafedePiazza del Nettuno 200 m mesafede, Tarihi mimarinin örneği olan bu otel 25 odalı ve Piazza Maggiore’a kolay erişim sağlar.
Zanhotel Regina
Şehir merkezi 700 m mesafedeVia Indipendenza 100 m mesafede, Bu 4 katlı otelde konuklar açık büfe kahvaltının tadını çıkarabilir ve kolayca ulaşılabilir bir yerde konumlanan Via Indipendenza’ı ziyaret edebilirler.
Hotel Cavour
Şehir merkezi 400 m mesafedeFinestrella 300 m mesafede, Orta Çağ mimarisi tarzı bu otel, Piazza Cavour’nın hemen yakınında ve Piazza Maggiore’a sadece 5 dakikalık yürüme mesafesinde yer almaktadır.
Mercure Bologna Centro
Şehir merkezi 1.2 km mesafedeBologna Central Station 100 m mesafede, Otel, konukları için 24 saat açık restorana ve kapalı havuza sahiptir.
Starhotels Excelsior
Şehir merkezi 1.3 km mesafedeBologna Central Station 100 m mesafede, Bu delüks otel, enfes manzaralara sahip odalar sunmakta ve Lame semtinde konumlanmıştır.
Suite Hotel Elite
Şehir merkezi 2.3 km mesafedeStazione Bologna Ravone 400 m mesafede, Bu samimi otel, ideal bir şekilde Reno semtinde bulunur ve tepeler manzaralı 71 odası vardır.
Dopa Hostel
Şehir merkezi 700 m mesafedeNational Picture Gallery Pinacoteca Nazionale di Bologna 300 m mesafede, Göle 0.3 km uzaklıkta yer alan hostel, MAMbo Museo d’Arte Moderna di Bologna civarındadır.
Grand Hotel Elite
Şehir merkezi 2.2 km mesafedeStazione Bologna Ravone 400 m mesafede, MAMbo’a kolayca ulaşabileceğiniz bu otel, özel bir banyo ile 106 odadan oluşmaktadır.
Astoria
Şehir merkezi 1.2 km mesafedeMambo 200 m mesafede, Özel yüzme havuzu sunan otel, Bolonya şehrinin sanat bölgesinde, Porta Lame’nın hemen yakınında yer almaktadır.
Holiday Inn Bologna – Fiera
Şehir merkezi 5.0 km mesafedeFico Eataly World 800 m mesafede, Bolonya şehir merkezine 5 km mesafede yer alan, 156 odalı bu gayriresmi otel, özel yüzme havuzuna ve geleneksel restorana sahiptir.
Unahotels Bologna Centro
Şehir merkezi 1.3 km mesafedeBologna Central Station 100 m mesafede, Bologna Fiere semtinde merkezî bir konuma sahip otel uluslararası mutfağının tadına bakmaya, yüzme havuzunun tadını çıkarmaya ve yakında bulunan San Petronio’ı keşfetmeyi önermektedir.
Hotel Metropolitan
Şehir merkezi 600 m mesafedeFinestrella 200 m mesafede, Konuklar troleybüs durağına ve Piazza Maggiore’a yakın bulunan otelin bünyesindeki gastronomik restoran ve özel yüzme havuzunun tadını çıkarabilirler.
Palace
Şehir merkezi 600 m mesafedePiazza del Nettuno 300 m mesafede, Açık havuzun yanı sıra lobideki bara sahip olan otel, Maggiore Meydanı semtinde yer almaktadır.
Best Western Hotel San Donato
Şehir merkezi 200 m mesafedeLa Macchina del Tempo 100 m mesafede, Konaklama, gastronomik restoran ile birlikte 59 oda sunan Area Archeologico- Naturalistica di Monte Bibele’ın yakınında merkezî bir konuma sahiptir.
Hotel Holiday
Şehir merkezi 500 m mesafedeFinestrella 100 m mesafede, Otel 1950 yılında Bolonya şehrinin sessiz bölgesinde inşa edilmiştir ve günümüzde 35 odası bulunmaktadır.
Nuovo Hotel Del Porto
Şehir merkezi 900 m mesafedeVia Indipendenza 300 m mesafede, Bu şık mimari tarzı otel, Piazza Maggiore’a kısa bir mesafede yer almaktadır.
Combo Bologna
Şehir merkezi 2.0 km mesafedeBologna Central Station 900 m mesafede, Basilica’ın hemen yanında yer alan bu otel, uygun konum sunar ve lounge tarzı restorana sahiptir.
Nh Bologna De La Gare
Şehir merkezi 1.1 km mesafedeBologna Central Station 200 m mesafede, Konuklar Bolonya şehrinin mükemmel yerinde bulunan otelin lobideki barda dinlenebilirler.